URANÜS
Gezegenleri anlamak için onların keşfedildiği dönemde öne çıkan Mundane ( Dünya ) ve bireysel olayları incelemek aydınlatıcı olur.
Uranüs 1781 yılındaki keşfiyle, Güneş Sistemini yerinden oynattı. Çünkü Satürn ile sınırlandırılmış olan maddesel gerçeklik, Uranüs’ün ortaya çıkışıyla bilinen gerçekliğe karşı olan bakış açısı ve algıyı radikal bir şekilde değiştirdi.
Uranüs 1781 yılında William Herschel taraffından keşfedilmiştir. Bu yıl Amerikan ve Fransız devriminin yaşandığı döneme denk geliyor. Satürn’ün otoktratik yapısını sarsan daha önce yapılmamış ve sistemi tümüyle değiştiren bir hareket. Uranüs’e atfedilen bu ani hareketler, zemini sarsan (hem bilişsel hem fiziksel ) nitelikte, bir devri kapatıp başlatıyor. Sadece bu da değil.
Bu dönemdeki buluşlar ve teknolojinin ani sıçrayışı Uranüs’ün keşfedildiği dönemle paralel. 1832 yılında Telgrafın icadıyla beraber Samuel Mors tarafından geliştirilen Mors alfabesi kullanılıyor. Bu dönemde Uranüs teknoloji, kitlesel iletişim, kollektife ulaşma ve sistem kurmayla ilişkili Satürnyen Kova burcunda seyahat ediyor.
Ve bu dönemde endüstrinin gelişmesi, elektriğin kullanılması gibi ilkler yaşanıyor ki Uranüs işte bu buluşları gerçekleştiren parlak zihnin ( bilincin) kıvılcımını ateşliyor. Uranüs’ün mitolojide Prometheus ile eşleşmesi de çok etkileyici çünkü Prometheus ateşi Zeus’tan çalarak onu insanoğluna armağan etmişti. Ateş yani bilinç insanlara verildi. Bu ” tekhne ” nin aletin ( teknolojinin ) icadı demek. Bu ateş gelişim, değişim, özgürlük ve bağları koparmak anlamına geliyor. İşte Uranüs ya da Antik Yunandaki Prometheus sınırı aşmak, başkaldırmak ve geleneği yıkmakla bu yüzden ilişkili.